KHK’LILAR SORUNU ÇÖZÜMSÜZ MÜDÜR?

  Son mahallî idare seçimlerine kadar, 15 Temmuz darbe girişimini izleyen olağanüstü hal döneminde kanun hükmünde kararnâmeyle (KHK) görevlerine son verilen kamu görevlilerinin dramı hakkında toplumun genelinde yeterince farkındalık oluşmuş değildi. Sözkonusu kişilerin bazılarının bu seçimlerde muhtelif belediye başkanlıklarını kazandıkları halde görevi üstlenmelerine izin verilmemesi daha fazla kişinin bu meselenin ciddiyetini kavramasına yol açmış olmalıdır….

Read More

TÜRKİYE’DE POPULİST OTORİTERLİK

Giriş Populizm son zamanlarda ülkemizin siyasî rejimiyle ilgili olarak sıkça başvurulan bir kavram haline geldi. Elbette Türkiye popülizmle ilk defa karşılaşıyor değil. Populizm aslında ne Türkiye siyaseti için yeni bir olgudur, ne de Türkiye’ye özgüdür.  Cumhuriyet Halk Partisi’nin 1920’li ve 1930’lu yılların tek-parti rejimindeki ‘’halkçılık’’ının populizmle ilişkisini bir yana bırakırsak, çok-partili hayata geçtikten sonra 1950’lerden…

Read More

EKONOMİK ÖZGÜRLÜK, ADALET VE LİBERALİZM

1. Adalet Kavramı Hukukun ve siyaset felsefesinin temel kavramlarından biri olan adaletin evrensel bir insanî değeri temsil ettiği şüphesizdir. Günümüzde evrensel addedilen başka birçok değer gibi adalet hakkında da ilk sistematik düşünceler eski Yunan uygarlık dünyasında ortaya atılmıştır. Nitekim, adalet hakkındaki çağdaş literatürün vazgeçilmez referansı eski Yunan düşünürleri, özellikle de Aristoteles’tir. Gerçekten de günümüzde adalet…

Read More

HAYEK’TE DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK

  HAYEK’TE DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK[1]   Giriş Friedrich A. Hayek (1899-1992) klasik liberal düşünce geleneğinin geçen yüzyıldaki önde gelen temsilcilerinden biridir. İktisat alanında Nobel Ekonomi Ödülü (1974) kazanmış olmasının da etkisiyle, çoğu kimse onu iktisatçı olarak bilirse de, aslında ilgileri ve katkısı itibariyle Hayek bundan çok daha geniş ufuklu bir toplum ve siyaset filozofudur. Gerald…

Read More

LİBERALİZME YENİDEN BAKIŞ: TARİHÎ VE FELSEFÎ TEMELLERİ

I. GİRİŞ Modern bir siyasi doktrin olarak liberalizm esas olarak barışçı bir toplumsal varoluş içinde bireyselözgürlüğü garanti eden bir düzeni amaçlar. Diğer modern doktrinler gibi liberalizm de esas itibariyle “Akıl Çağı”nın ürünüdür. Nitekim, liberalizm tarihsel olarak Yeni Çağ’ın düşünce atmosferinde ve yenitoplumsal-siyasi formasyonların oluşmaya başlamasıyla birlikte ortaya çıkmıştır. Bu yeni düşünce ortamının en belirgin özelliği,…

Read More

HUKUK, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VE ADALET

I. GİRİŞ İnsanoğlu toplumsal bir canlıdır, toplum halinde yaşamak “insanlık durumu”nun bir özelliğidir. Toplum halinde var olmak veya kısaca “toplumsal hayat” ise asgarî ölçüde barış ve düzeni gerekli kılar. Herkes için geçerli olan bazı davranış standartları olmadan insanların barış ve düzen içinde beraber yaşamaları mümkün değildir. Bundan dolayı, ortak kuralların var olmadığı bir toplum tasavvur…

Read More

BİREYSEL ÖZERKLİK VE LİBERALİZM

Özerklik İdeali Özünde felsefî-ahlâkî bir kavram olan “özerklik” (autonomy) kısaca kişinin kendini-yönetmesi, kendini-belirlemesi, kendi kuralını kendisinin koyması gibi anlamlara gelmektedir. Özerklik mümkün olan en yüksek derecede hayatının gidişine kişinin kendisinin yön vermesini ima eder (Kateb 2011: 103). Başka bir anlatımla, özerk kişi kendi hayatının kontrolü kendisinde olan, kendi varoluş tarzını kendisi yaratan kişidir. Kısaca özerklik…

Read More

YENİ ANAYASA İÇİN İNSAN HAKLARI GÜNDEMİ

1. Genel Olarak Anayasa Yapımı Anayasa yapımı, genellikle sanıldığının aksine, öncelikle teknik-hukuki bir iş değildir. Şüphesiz, anayasa yapmanın genel olarak hukuk özel olarak da anayasa hukuku alanında uzmanlık bilgisi gerektiren teknik bir yanı vardır. Ne var ki, anayasanın kendisi hukuki olmaktan önce siyasi bir metin olduğundan, anayasa yapmanın teknik hukukçuluğu aşan siyasi bir boyutu vardır…

Read More

VESAYETİN DÜNÜ-BUGÜNÜ

Bu satırların yazarının da içinde yer aldığı Türkiye’nin siyaset ve anayasa teorisyenlerinin en azından bir kısmının 1990’lı ve 2000’li yıllar boyunca siyasî rejimimizin tahlilinde en çok başvurdukları kavramlardan biri, hatırlanacağı gibi, “vesayet” idi: Cumhuriyet’le birlikte Türkiye bürokratik-Kemalist bir vesayet rejimi altına girmişti ve bir türlü tam olarak demokratikleşememesinin temel nedeni de en başta buydu. Aşağı-yukarı…

Read More

BAŞKANLIK SİSTEMİ, LATİN AMERİKA TECRÜBESİ VE TÜRKİYE

GİRİŞ Aşağı yukarı son kırk yıldır Türkiye’nin siyasî gündeminden hükümet sistemi tartışmaları hiç eksik olmadı. Bu tartışma 70’li yılların sonlarından buyana, esas itibariyle, parlamenterizme karşı başkanlık veya yarı-başkanlık sistemi ekseninde gerçekleşti. Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesini öngören 2007 tarihli Anayasa değişikliği her ne kadar o sıralar yaşanan bir “anayasa krizi”ne cevap olarak ortaya çıktıysa…

Read More