TÜRKİYE’DE ”HAK YOK VAZİFE VARDIR”

Şu müessif gerçeği artık kabul edelim: Türkiye’de toplumun çoğunluğunun zihin dünyasında ‘’hak’’ fikrinin yeri yoktur. Oysa hak fikri ‘’bireysel egemenlik’’ düşüncesiyle ve kişinin kendisini ahlâkî özne olarak kavramasıyla yakından ilişkilidir. ‘’Haricî bir otoritenin hizmet etmelerini söylediği amaçların hizmetkârları olarak değil de kendi projelerini belirleme ve onlara göre eylemde bulunma otoritesine sahip özneler’’ olarak… Gerçekten de…

Read More

DEVLETLERE İTAATLE YÜKÜMLÜ MÜYÜZ?

Devlete itaat yükümlülüğü, kısaca, sırf devlet bir şeyi emrettiği için ona itaat edilmesi gerektiği anlamına gelir. Siyasî itaat yükümlülüğü öğretisi kendi devletinin bütün yasalarına uymak için herkesin ahlâkî bir nedeni bulunduğunu ve bu nedenin hukukun muhtevasından bağımsız olarak bağlayıcı olduğunu söyler. İnsanlar genellikle devlete itaat etmeyi hayatın olağan akışının bir parçası olarak görürler. Oysa insanların…

Read More

TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU PARADİGMA DEĞİŞİMİNE BAĞLIDIR

Kabaca 2011 yılından itibaren ülkemizin hemen hemen her bakımdan bir gerileme sürecine girdiği ve 2017’de yapılan otoriter-başkanlıkçı Anayasa revizyonunun 2018 yazında yürürlüğe girmesinden sonra bu sürecin daha da hızlandığı maalesef bir gerçektir. Ülkemiz bu çıkmazdan elbette ancak barışçı-demokratik yoldan kurtulabilir. Fakat bunun için önce başlıca siyasî aktörlerin bu yönde sahici bir irade göstermeleri ve toplumun…

Read More

RIZAYA DAYANAN BASKICI YÖNETİM OLUR MU?

Başlıktaki soruyu ünlü siyaset teorisyeni John P. Plamenatz’ın (1912-1975) siyasî itaat yükümlülüğünü tartıştığı Consent, Freedom and Political Obligation (1968) adlı kitabındaki bir pasajdan uyarladım. Cevabını da esas olarak yine aynı kitaptan hareketle vereceğim. Baştan söyleyeyim: Evet, rızaya dayanan baskıcı yönetim mümkündür. Plamenatz’ın kendisi bu konuda şöyle yazıyor (s. 181): ‘’Devletler hiçbir zaman bugün olduklarından daha…

Read More