SAHTE GÜNDEM: YENİ ANAYASA

Şubat ayına görünüşe göre yeni bir gündemle, ‘’yeni anayasa’’ gündemiyle girdik. Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ortağıyla uzlaşmaları halinde yeni anayasa için harekete geçebileceklerini açıkladı. Erdoğan’a göre, “Türkiye’de sorunların kaynağının 1960’dan beri darbeciler tarafından yapılan Anayasalar olduğu ortadadır. Bunun için daha önce yeni bir anayasa girişiminde bulunmuştuk. Anayasa çalışması milletin gözü önünde ve tüm temsilcilerinin katılımı ile…

Read More

REFORMDAN ÖNCE KENDİNİZİ DÜZELTMENİZ GEREKMEZ Mİ?

Medyaya yansıyan haberlere bakılırsa, hükümet yeni bir ‘’reform paketi’’ hazırlığındaymış. Esasını ‘’İnsan Hakları Eylem Planı’’nın oluşturacağı söylenen Yargı Reformu Paketi siyasî partiler yanında AİHM, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği başta olmak üzere ‘’tüm paydaşlar’’ın görüşleri de alındıktan sonra kamuoyuna açıklanacakmış. Rivayete göre, Türkiye bu yolla Avrupa Birliği müktesebatına uyum konusunda ilerleme sağlayacak ve rotasını yeniden AB’ye…

Read More

ANAYASACILIK VE DEMOKRASİ AÇISINDAN 1921 TEŞKİLÂT-I ESÂSİYE KANUNU

Anayasacılığın esas olarak modern[1] bir siyasî akım olması gibi, Türkiye’de de anayasacılık Osmanlı siyasî ‘’modernleşme’’sinin bir yan ürünü olarak ortaya çıkmıştır (Erdoğan 2020: 15-19). Türkiye’nin anayasal devlet olma girişiminin Osmanlı Meşrutiyetiyle başlayan yaklaşık bir buçuk asırlık bir tarihi var. Osmanlı döneminde Kanun-ı Esasî’yle (1876) başlayan bu gelişme seyrinde, literatürde genellikle ‘’anayasa’’ olarak anılan 1921 Teşkilât-ı…

Read More

A REALISTIC LIBERALISM

“…it has been actually under deliberation how to make Man, by other Mediums than Nature has hitherto provided. Every Sect has a Recipe.” This above epigraph, borrowing from Lord Shaftesbury’s The Moralists, speaks to a perennial problem within the history of ideas: What is our relationship to nature? Many philosophers tend to reject the very idea that…

Read More

TÜRKİYE İSTİHBARAT DEVLETİ

Hatırlanacağı üzere, AKP iktidarı 2014 Mayısında çıkardığı bir yasayla Millî İstihbarat Teşkilâtı’nı yeniden düzenlemişti. O münasebetle yazdığım bir yazıda şöyle demiştim: ‘’AKP sayesinde güvenlik ve istihbarat odaklı yeni bir devlet anlayışına geçmek üzereyiz. Düşününüz ki, bütün vatandaşları hem MİT’in gözetimi altına koyan hem de onları bu teşkilâta istihbarat sağlamakla görevli kılan, MİT’e terör örgütleriyle hiçbir…

Read More

OPEN SOCIETY AND ITS FRIENDS

With Friends Like These, Who Needs Enemies? By Professor Gerald Gaus     1. An Annus Horribilis for the Open Society When those in the U.K. and the U.S. wished each other well on January 1, 2016, very few thought we were welcoming in one of the worst years in memory—and beyond—for what Karl Popper and F. A….

Read More

”Victim-Cerntered” Justice is a Threat to Due Process

“Trauma-informed justice” has percolated in academia and activism for decades. It is now knocking on the door of local police departments to demand changes that could upend the basics of how people relate to law enforcement. The approach converts the police into social workers or therapists and erases the due process upon which traditional Western justice…

Read More

Democratic Theory after Sixth Grade

Jason Brennan Supposedly, on election day, We the People speak. We the People decide who leads and who will represent us. We reward the competent, punish villains, and choose replacements. We the People might not quite be the captains of the ship, but every few years we at least get to install a new captain…

Read More

NUR VERGİN’İN ARDINDAN

Prof. Dr. Nur Vergin’in vefat ettiğini üzüntüyle öğrendim. Nur Vergin’le ilk defa sanırım 1989 sonu veya 1990 başında Ankara’da ‘’Türkiye Günlüğü’’ dergisinin ofisinde tanışmıştım. Dergide o sıralar yeni yayımlanmış olan ‘’1980’lerde Türk Siyasetinin Transformasyonu’’ başlıklı makalemi beğendiğini söylemişti. Makalede, Türkiye siyasetini ’’devlet-siyasal sistem’’ karşıtlığı ekseninde ele almış ve Özal’ın devlet-karşıtı söyleminin –”sivil”in türevi anlamında- ‘’siyasal’’ı…

Read More

”HAKİKAT SONRASI” ÇAĞ YA DA ”TOPLUM İÇİNDE TOPLUM”

Malum, ‘’hakikat-sonrası’’, ‘’hakikatin ölümü’’ vb. deyimlerin ima ettiği fenomen neredeyse bütün dünyada son birkaç yılın entelektüel-politik gündeminin baş sıralarında yer alıyor.  Bu ve benzeri terimlerle, olgulara dayanan objektif -veya en azından objektif olmayı amaçlayan- bilgi arayışının yerini sübjektif inanç ve görüşlerin alması ifade edilmektedir. Başka bir deyişle, hakikati daha az önemseyen ve akıldan çok duygulara…

Read More