”CUMHURBAŞKANINA İTAAT”

Bu yazıda, Harran Üniverstesi rektörünün bugünlerde gündemde olan malum sözünü siyaset teorisi ve modern hukuk anlayışı açısından irdelemek istiyorum: ‘’Cumhurbaşkanımıza itaat farz-ı ayndır.’’ Ehlince malum olduğu üzere, siyaset ve hukuk felsefesinde yüzyıllardır tartışılmakta olan, görünüşe göre buradaki problematiğe benzeyen bir sorun vardır, ‘’siyasî itaat yükümlülüğü’’ sorunu. Düşünürler bu sorun bağlamında kısaca şu soruya cevap ararlar:…

Read More

ISAIAH BERLİN VE SİYASET TEORİSİNİN DURUMU

Son birkaç gündür büyük fikirler tarihçisi Isaiah Berlin’in (1909-1997) eskiden okuduğum bazı eserlerine tekrar göz atıyorum. Bugün de yazarın, Henry Hardy’nin derlediği tarihli CONCEPTS AND CATEGORIES (1978) adlı kitabında yer alan ‘’Does Political Theory Still Exist?’’ başlıklı denemesini tekrar okurken hatırladım: Ben bu denemeyi ilk olarak Laslett ve Runciman’ın PHILOSOPHY POLITICS AND SOCIETY derlemesinin 2….

Read More

HUKUK VE YARGIYA DAİR

Bugün Türkiye’nin en büyük problemi hukuktur. Bu problem gerçekten büyüktür, ama bir o kadar da âcildir. Âcilliği şundan: Türkiye son birkaç yıldır demokrasinin evrensel standartlarından zaten bir hayli sapmıştır ve bunun yakın vadede düzeleceği de yok gibi. Bu durumun yarattığı zarar-ziyanı telâfi etmek için, bari hukuk ve yargı –bırakalım evrensel standartlara uymayı- hiç değilse Türkiye’nin…

Read More

GELECEK UMUDU KAYBOLUYOR

Türkiye’nin kabaca 2011 yılından itibaren içine girdiği çok yönlü gerileme süreci devam ediyor. ‘’Çok-yönlü’’, yani sadece dar anlamda siyasette değil, hukukta, insan haklarında, toplumsal barışta, ekonomide, dünyadaki yerimize ilişkin tutumumuzda ve algımızda da gözlenen bir durum bu. Bu kötü gidişin yakın vadede duracağına ve -daha iyisi- tersine döneceğine dair de maalesef ufukta bir umut ışığı…

Read More

NE DURUMDAYIZ?

Türkiye’de 15 aydır ‘olağanüstü hal’ adı altında yürütülmekte olan otoriter tek-adam rejiminin yakında sona ereceğine dair maalesef hiçbir işaret yok. Tam aksine, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere kimi büyük belediyelerin başkanlarının ‘Reis’ tarafından görevden ayrılmaya zorlanmalarının da gösterdiği gibi, rejimin tek-adamcı karakteri zayıflamak şöyle dursun, gitgide koyulaşıyor. Bugün itibariyle, akla gelebilecek bütün kamusal, hatta…

Read More

ULUS-DEVLET CENDERESİNDEN ÇIKIŞ YOLU

Yirminci yüzyılın sonlarına doğru postmodernizmin yükselişine paralel olarak modernlik de tartışılmaya, özellikle de onun “olumsuz” yanları öne çıkarılmaya başladı. Tipik olarak “Aydınlanma”yla tanımlanan modernlik önceleri pek sorgulanmazdı, hatta onu insanlığın “ilerleme”sinin nihaî aşaması olarak görme yönünde yaygın ve güçlü bir eğilim vardı. Modernliğin uzun uzadıya tartışmasına girmeden, burada konumuzla bağlantılı olarak şunu söylemekle yetinmek isterim:…

Read More

HAYEK’TE DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK

  HAYEK’TE DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK[1]   Giriş Friedrich A. Hayek (1899-1992) klasik liberal düşünce geleneğinin geçen yüzyıldaki önde gelen temsilcilerinden biridir. İktisat alanında Nobel Ekonomi Ödülü (1974) kazanmış olmasının da etkisiyle, çoğu kimse onu iktisatçı olarak bilirse de, aslında ilgileri ve katkısı itibariyle Hayek bundan çok daha geniş ufuklu bir toplum ve siyaset filozofudur. Gerald…

Read More

LİBERALİZME YENİDEN BAKIŞ: TARİHÎ VE FELSEFÎ TEMELLERİ

I. GİRİŞ Modern bir siyasi doktrin olarak liberalizm esas olarak barışçı bir toplumsal varoluş içinde bireyselözgürlüğü garanti eden bir düzeni amaçlar. Diğer modern doktrinler gibi liberalizm de esas itibariyle “Akıl Çağı”nın ürünüdür. Nitekim, liberalizm tarihsel olarak Yeni Çağ’ın düşünce atmosferinde ve yenitoplumsal-siyasi formasyonların oluşmaya başlamasıyla birlikte ortaya çıkmıştır. Bu yeni düşünce ortamının en belirgin özelliği,…

Read More

HUKUK, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VE ADALET

I. GİRİŞ İnsanoğlu toplumsal bir canlıdır, toplum halinde yaşamak “insanlık durumu”nun bir özelliğidir. Toplum halinde var olmak veya kısaca “toplumsal hayat” ise asgarî ölçüde barış ve düzeni gerekli kılar. Herkes için geçerli olan bazı davranış standartları olmadan insanların barış ve düzen içinde beraber yaşamaları mümkün değildir. Bundan dolayı, ortak kuralların var olmadığı bir toplum tasavvur…

Read More

BİREYSEL ÖZERKLİK VE LİBERALİZM

Özerklik İdeali Özünde felsefî-ahlâkî bir kavram olan “özerklik” (autonomy) kısaca kişinin kendini-yönetmesi, kendini-belirlemesi, kendi kuralını kendisinin koyması gibi anlamlara gelmektedir. Özerklik mümkün olan en yüksek derecede hayatının gidişine kişinin kendisinin yön vermesini ima eder (Kateb 2011: 103). Başka bir anlatımla, özerk kişi kendi hayatının kontrolü kendisinde olan, kendi varoluş tarzını kendisi yaratan kişidir. Kısaca özerklik…

Read More