YENİDEN TOPLUM OLMAYA İHTİYACIMIZ VAR

Türkiye’nin son yıllarda uğradığı değişimin birçok sorunlu yanı olduğu muhakkak. Ancak, hepimiz neredeyse tamamiyle siyasete odaklandığımız için, genellikle sadece bu alanda ortaya çıkan sorunları görüyoruz: Tek kişinin keyfî yönetimi, yasama organının işlevsizliği, adalet dağıtmaktan çok siyasî iradeyle uyuma öncelik veren mahkemeler, bürokraside ehliyet ve liyakatin yerini sadakate bırakması, kin ve nefret saçan bir siyasî üslubun…

Read More

28 ŞUBAT SÜRECİ’NDEN REİSÇİ OTOKRASİYE

Silâhlı kuvvetlerin MGK bildirisi görüntüsü altında Refah-Yol hükümetine muhtıra verdiği 28 Şubat 1997 tarihinden buyana 23 yıl geçmiş.  Yakın yıllara kadar her 28 Şubat’ta bu olayı Türkiye’nin demokratik gelişimine vurulan bir darbe olarak hatırlıyor ve söz veya yazılarımızla kınıyorduk. İlginçtir, son birkaç yıldır iktidarın partizanları dışında pek kimse bu olayı hatırlamak ve hatırlatmak gereği duymuyor….

Read More

SİYASET, ADALET VE YARGI

Yargı liberal-demokratik rejimlerin kilit kurumudur. Bu tür rejimlerde yargının başlıca iki işlevi vardır. İlk olarak, yargı, rejimin güç ve yetki konfigürasyonunda ‘’fren ve denge’’ mekanizması olarak yer almak suretiyle siyasî bir işlev görür. Daha açık bir deyişle, yargı yasama ve yürütmenin kendi yetkilerini aşmalarını önler, onları hukuk içinde kalmaya zorlar. Yargının fren ve denge mekanizması…

Read More

İKTİDAR KOALİSYONU ÇATIRDIYOR MU?

Ekim 2017 tarihli bir yazımda, Erdoğan’ın iktidarının dayandığı koalisyonun çatırdaması yoluyla güç dengesinin Reis’in aleyhine dönmesi ihtimaline işaret ederek şöyle yazmıştım: ”Bana öyle geliyor ki, bu koalisyonun en önemli kanadı, sivil kesimde de uzantıları olan silâhlı kuvvetler içindeki bir yapılanmadır. Bunun ideolojik (Avrasyacı, Türkçü, hikmet-i hükûmetçi) unsurları da var, muhtemelen oportünist unsurları da. Özellikle ‘Ergenekoncu’…

Read More

TÜRKİYE İFLÂSIN EŞİĞİNDE

Bugün itibariyle Türkiye’de devlet tıkanmış ve hatta iflasın eşiğine gelmiş bulunuyor. Hem   içte   hem de dışta… Kelimenin çağrıştırabileceği gibi sadece malî bir iflâsı kast etmiyorum. Siyasî, idarî, iktisadî kavramlarının ima ettiği her anlamda bir iflâstan söz ediyorum. Bu arada, sadece sistemin çalışmamasını, iş-göremez hale gelmesini değil, aynı zamanda hak ve adaletten uzaklaşmasını ve genel olarak…

Read More

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE GERÇEKTEN İNANIYOR MUYUZ?

  İfade özgürlüğü konusunda Türkiye’de tam bir ikiyüzlülük yaşanıyor. Neredeyse herkes ifade özgürlüğünün vazgeçilmez değerde olduğunu ve genel bir temel hak teşkil ettiğini söylüyor veya en azından buna inandığı görüntüsü veriyor. Oysa somut olaylar ve olgular karşısında aldıkları tutumlara baktığınızda, sözde ifade özgürlüğü taraftarlarının büyükçe bir kısmının gerçekte buna inanmadıklarını görüyorsunuz. Aynı veya benzer nitelikteki…

Read More

HUKUK GERİ GELECEK Mİ?

Hukuk toplum olarak var olmanın zorunlu bir şartıdır. Eski bir Latin vecizesinde dendiği gibi, ‘’Nerede toplum varsa, orada hukuk da vardır.’’ Onun için, bir toplum için hukukun yokluğu herhangi bir eksiklik değil, onun insanca ve medenî bir şekilde var olması meselesidir.  İnsanca ve medenî bir varoluş, kişilerin başkalarıyla ilişki içinde ve onların haklarına riayet ederek…

Read More

KOMPLOCULUĞA VE BİLGİSİZLİĞE YATIRIM ÇIKMAZ YOLDUR

Son yıllarda Türkiye’de siyaset yapma tarzına ârız olan, birbiriyle ilişkili iki yönelim özellikle dikkat çekiyor.  Bunlardan biri, kitlelerin bilgisizliğine diğeri ise komplocu mantığına yatırım yapmaktır. Popülizm de bu ikisini birbirine bağlayan ana referansı oluşturuyor. İkincisinden başlarsak, Türkiye’de politikacıların komplocu mantığa çok sık referans yapmaları getirisi yüksek olan bir siyaset yapma tarzıdır. Bu yol siyaseten gayet…

Read More

VİCDAN KANUNUN ALTERNATİFİ DEĞİLDİR

Cumhurbaşkanı bir konuşmasında şöyle diyor: ‘’Geçenlerde bir namussuz bir alçak kızımızın yüzüne kezzap atıyor. Mahkeme 13 yıl ceza veriyor. Kızımızın gözü gidiyor. Kanunun en yüksek oranı bu. Şimdi diyorum ki ben de, bunu da bizim getirdiğimiz söyleniyor. Arkadaşlar diyorum, siz neden kanun diyerek bize böyle cevap yolunu buluyorsunuz. Ben hak, hukuk, adaletten bahsediyorum. Siz burada…

Read More

SİYASÎ ÖZGÜRLÜK VE İKTİSADÎ ÖZGÜRLÜK

Çoğu kimse farkında olmasa da, siyasî özgürlükle iktisadî özgürlük aynı gerçeğin iki farklı görünümü ve dolayısıyla birbirinin tamamlayıcısıdırlar. Çünkü bunların her ikisi de ‘’özgürlük’’ temel değerinin birer kurucu unsurudur. Oysa, bugün özgürlüğe değer vermek iddiası güden insanların çoğu siyasî özgürlükle iktisadî özgürlüğü birbirinin alternatifi olarak görmektedir. Bu değerlerden birini diğerine karşı savunmak veya en azından…

Read More