SORUN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NIN VARLIĞIDIR

Diyanet İşleri Başkanı’nın geçen haftaki Cuma hutbesi başta LGBT topluluğu olmak üzere pek çok kesimin tepkisini çekti. Tepki özellikle Başkanın şu sözlerine yönelikti: “İslam, zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir bunun hikmeti.” Tepki gösterenlerin bir kısmı Başkanın yetkisi dışında konuştuğunu, bir kısmı sözlerinin…

Read More

KÜLTÜR VE ÖZGÜRLÜK

Nobel Edebiyat Ödülü sahibi ünlü romancı Mario Vargas Llosa 2001 yılında Foreign Policy dergisinde yayımlanan ‘’Özgürlük Kültürü’’ başlıklı denemesinde şöyle yazıyor: ‘’Kültürlerin bize öğrettiği en takdire değer ders, onların varlıklarını sürdürmek veya canlı kalmak için bürokratların veya komiserlerin korumasına da, demir parmaklıklar arkasında tutulmaya veya gümrükler tarafından tecrit edilmeye de ihtiyaçları olmadığıdır. Aksine bu gibi…

Read More

23 NİSAN’DAN 24 NİSAN’A

Önümüzdeki günlerde modern Türkiye’nin tarihindeki iki önemli ama karşıt-anlamlı olay art arda gündeme gelecek: Kimilerimiz 23 Nisanda Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunu (1920) kutlarken, kimilerimiz -ve kimileri- de 24 Nisanda İttihatçı hükümetin büyük Ermeni katliamını başlatmasını (1915) anacak. Malum, 23 Nisanı coşkuyla kutlayanlarımızın ezici çoğunluğu başta Ermeniler olmak üzere dünya halklarının çoğunun ‘’soykırım’’ olarak niteledikleri o…

Read More

SİYASİ TAHAKKÜM VE İKTİDAR TUTKUSU

  John Locke ünlü Sivil Yönetim Üstüne İkinci İnceleme adlı eserinde, insanlığın devletli toplumdan önceki ‘’tabiat hali’’ni sadece ‘’özgürlük’’le değil, siyasî ‘’eşitlik’’le de tanımlamıştı. Bu bağlamda eşitlikle kast ettiği, hiç kimsenin kendi tek taraflı iradesiyle başkaları üzerinde iktidar kuramaması idi: ‘’Şundan daha aşikâr hiçbir şey yoktur ki, aynı tür ve mertebeden olan yaratıklar, tabiatın fark…

Read More

TÜRKİYE’NİN HUKUKÎ MODERNLEŞMESİ

Bugün bazı yazılarımda kullandığım ”hukukî modernleşme” terimiyle neyi kast ettiğimi Türkiye’nin tecrübesiyle bağlantılı olarak açıklamak istiyorum. Hukukî modernleşmenin ilk anlamı ”tedvin” veya ”kodifikasyon”, yani belli bir konu hakkında dağınık halde bulunan hukuk kurallarının sistematize edilerek kompakt bir yazılı metinde toplanmasıdır. Kıt’a Avrupa’sında bu aşamaya 18. yüzyıl sonundan itibaren geçilmeye başlanmıştır. Nitekim, ilk kodifikasyon 1794 tarihinde…

Read More

YENİ GÜNDEM MADDEMİZ: MEDENÎLİK

Bir süredir içinde bulunduğumuz olağanüstü şartlar sona erdiğinde yine ülkenin kalıcı gündemiyle başbaşa kalacağız. Daha önce bu gündemin ana başlıklarını ”özgürlük, adalet, barış ve refah” olarak özetlemiştim. Öyle anlaşılıyor ki, şartlar değişip te yeniden normale döndüğümüzde bunlara bir başlık daha eklememiz gerekecek: medenîlik. Önce eski gündem maddelerini hatırlayalım. Aşağı yukarı iki asırlık siyasî modernleşme çabasına…

Read More

KRİZ ZAMANLARINDA TEHLİKELİ EĞİLİMLER

Malum, bugünlerde koronavirüs salgını bütün dünyayı, bu arada ülkemizi de eşine az rastlanır bir krizle karşı karşıya bırakmış bulunuyor. İnsanlık neredeyse bir bekâ sorunu yaşıyor. Tabiî, hemen aklımıza özgürlük-güvenlik gerilimi geliyor. Kriz hemen hemen her yerde toplumları özgürlük-güvenlik geriliminin yarattığına benzer şartlara sürüklemiş durumda. Güvenlik tehdidinin insanları özgürlüklerinden fedakârlıkta bulunmaya sevk etmesi gibi, bugün içinde…

Read More

ADAM SMITH’E SAYGI

Geçen 9 Mart günü Adam Smith’in ünlü ‘’Ulusların Zenginliği’’ (1776) adlı eserinin yayımının 244. yıldönümü idi. Adam Smith (1723-1790) modern iktisat biliminin kurucusu sayılan bir ‘’İskoç Aydınlanması’’ düşünürüdür. Ancak Smith sadece modern politik iktisadın öncüsü değil, aynı zamanda önde gelen bir ahlâk filozofu idi. Kendisi bu alanda da Ahlâkî Duygular Teorisi (1759) adlı eseriyle maruftur….

Read More

YENİDEN TOPLUM OLMAYA İHTİYACIMIZ VAR

Türkiye’nin son yıllarda uğradığı değişimin birçok sorunlu yanı olduğu muhakkak. Ancak, hepimiz neredeyse tamamiyle siyasete odaklandığımız için, genellikle sadece bu alanda ortaya çıkan sorunları görüyoruz: Tek kişinin keyfî yönetimi, yasama organının işlevsizliği, adalet dağıtmaktan çok siyasî iradeyle uyuma öncelik veren mahkemeler, bürokraside ehliyet ve liyakatin yerini sadakate bırakması, kin ve nefret saçan bir siyasî üslubun…

Read More

SİYASET, ADALET VE YARGI

Yargı liberal-demokratik rejimlerin kilit kurumudur. Bu tür rejimlerde yargının başlıca iki işlevi vardır. İlk olarak, yargı, rejimin güç ve yetki konfigürasyonunda ‘’fren ve denge’’ mekanizması olarak yer almak suretiyle siyasî bir işlev görür. Daha açık bir deyişle, yargı yasama ve yürütmenin kendi yetkilerini aşmalarını önler, onları hukuk içinde kalmaya zorlar. Yargının fren ve denge mekanizması…

Read More