SORUN SADECE ”HÜKÜMET SİSTEMİ” DEĞİL

Son zamanlarda Türkiye siyasetinin hâlihazırda içinde bulunduğu çok yönlü sorunu ‘’hükümet sistemi’’ sorunundan ibaret olarak görmek yönünde yaygın (ve yanlış) bir eğilim var. Meseleye böyle bakıldığı için, soruna çözüm olarak en çok seslendirilen de ‘’güçlendirilmiş parlamenter sistem’’e dönüş olmaktadır. Bu yazıdaki asıl konum o değil ama, yine de bu formüldeki ‘’güçlendirilmiş’’ nitelemesi hakkında kısa bir-iki…

Read More

”REFORM VAADİ”NDEN SONRA…

Geçen haftaki yazımda AKP hükümetinin reform vaadi izlenimi yaratan açıklamalarını ihtiyatlı bir iyimserlikle karşılamıştım. Aradan geçen bir hafta içindeki gelişmelere bakınca, ne yazık ki bu konuda ‘’ihtiyatlı iyimserlik’’in bile fazla bir iyimserlik olduğunu düşünmeye başladım.   Bu süre içinde neler olduğunu bir hatırlayalım. Önce, ‘’Kanal İstanbul’’ adlı ucube projeye karşı afişler astırdığı için İstanbul Büyükşehir Belediyesi…

Read More

REFORM VAADİ: BİR İYİ BİR KÖTÜ HABER

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hafta içinde partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamalar kamuoyu tarafından iktidarın bir reform hazırlığı içinde olduğu şeklinde algılandı. Eğer bu izlenim doğruysa, önümüzdeki aylarda hükümetin dış politikada, ekonomide ve hukukta birtakım iyileştirmeler yapacağını bekleyebiliriz. Gerçekten de Cumhurbaşkanın Türkiye’nin dış dünyayla ilişkiler hakkındaki sözleri bir süredir rotasından sapmış olan dış politikanın yeniden barışçı ve uzlaşmacı…

Read More

İSLÂM, HOŞGÖRÜ VE ŞİDDET

Fransızlar iki hafta önce bir öğretmenin başı kesilerek öldürülmesi dehşetine tanık oldular. Vahşetin fâili maalesef bir müslümandı. Bu vahşînin sözümona gerekçesi de, maktul öğretmenin derste öğrencilerine Charlie Hebdo dergisinin Hz. Muhammed’le ilgili karikatürlerini göstermiş olmasıydı. Bu feci olayın Türkiye’deki yankılarına bakınca, kendimi kızgınlık ve utançla karışık bir şaşkınlık içinde buluyorum. İki nedenle: İlk olarak, bu…

Read More

BİZDE ÖYLE BİR KAYIT YOK

Mayıs 2014’te kaleme aldığım ‘’Güvenlik Devletine Doğru’’ başlıklı yazıda şöyle demişim: ‘’Millî İstihbarat Teşkilâtı’nın yapısını ve işleyişini yeniden düzenleyen malum kanunu çıkarmak suretiyle, AKP iktidarı son yıllarda içine girdiği devletleşme yolunda ileriye doğru büyük bir adım daha atmış oldu./ Böylece, AKP sayesinde güvenlik ve istihbarat odaklı yeni bir devlet anlayışına geçmek üzereyiz.’’ Siyasî hayatımızda o…

Read More

CUMHURBAŞKANLIĞI VE DİNDARLIK

Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşları olarak, son yıllarda kamusal pozisyonları işgal edenlerin sözleri ve eylemleriyle makamlarının kamusal niteliğiyle uyuşmayan duruşlar sergilemelerini kanıksamış durumdayız. Böyle davrananların başında da maalesef görevdeki Cumhurbaşkanı gelmektedir. Belirtmeliyim ki, bu durum hukukun üstünlüğüyle ve-demokrasiyle olduğu kadar, daha temelde Türkiye’nin bir cumhuriyet olmak iddiasıyla da bağdaşmamaktadır. Halihazırdaki Cumhurbaşkanının son yıllarda gitgide artan şekilde kamusal…

Read More

”ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR”

Özgürlük, barış ve eşitlik gibi, adalet de temel ahlâkî değerlerden biridir. Kadim çağlardan beri adalet ‘’erdemli’’ insanın olduğu kadar, ‘’iyi toplum’’un da karakteristik özelliklerinden biri sayılmıştır. Başka bir deyişle, adalet hem bireysel hem de toplumsal-siyasal bir erdemdir. Ancak, modernlik öncesi dönemlerde baskın olan anlayışa göre, adalet öncelikle bireysel bir meziyetti. Bu anlayış çerçevesinde, ‘’devlet’’in adilliği…

Read More

SİVİL DİNE DAİR

Çoğu insan ‘’sivil din’’ kavramından habersizdir; oysa modern devletin anahtar kavramlarından biridir bu. Ancak, terkipteki ”din” kelimesinin yarattığı çağrışımın aksine, modern devletin şifrelerinden biri olarak sivil din özünde seküler bir kavramdır. Sivil din modern devletin siyasî itaate kültürel temel kazandırmak, uyruklarını itaate alıştırmak ihtiyacından doğmuştur. Sivil din, kısaca, ‘’yurttaşlık dini’’dir; bireylerin devleti onaylayan itaatkâr yurttaşlar…

Read More

HUKUKA VE SİYASİ BİLİMLERE DAİR

Bu paylaşımımda, ‘’İyi Toplum: Hayek ve Rawls’’ başlıklı son akademik makalemin sosyalbilimler.org sitesinde ‘’Hukuk’’ başlığı altında yayımlandığını fark edince, bu vesileyle kendi meslekî kariyerime, daha doğrusu kariyerimin dışarıdan algılanışına ilişkin ilginç –belki de tuhaf- bir durum hakkında birkaç söz etmek istiyorum. Adından da belli olduğu gibi, aslında siyaset felsefesinin göbeğinde yer alan bir problematikle ilgili…

Read More

ANAYASA MAHKEMESİ NEDEN ÖNEMLİDİR?

İnsan haklarına ve hukukun üstünlüğüne bağlı sahici demokratik bir rejim için anayasa mahkemesi vazgeçilmez önemdeki bir kurumdur. Bununla tutarlı olarak, özellikle popülist- otoriter rejimlerin hedef tahtasına koydukları kurumların başında da yine anayasa mahkemeleri gelir. Neden böyle olduğunu anlamak hiç de zor olmasa gerek. Önce şunu anlamalıyız: Bir siyasî rejimin demokratikliğiyle doğrudan doğruya ilişkili olmaları bir…

Read More