KOLLEKTİF HAKLAR TARTIŞMASI VE KÜRT SORUNU

GİRİŞ Kürt sorununun çözümü için hükümetin başlattığı girişim “kolektif haklar”la ilgili bildik tartışmayı yeniden gündemimize soktu. Bu çerçevede Kürt siyasî hareketi çevrelerinden zaman zaman seslendirilen bazı siyasî talepler kolektif hak talebi şeklinde algılandığından, sadece “Devlet” tarafından değil, entelektüel Türk kamuoyunca da sempatik karşılanmıyor. Kolektif haklar karşıtı söylem, bilinçli veya bilinçsiz olarak, geleneksel liberal argümanları kullandığı…

Read More

YENİDEN ”HALKSIZ DEMOKRASİ, HAKSIZ HUKUK”

  Türkiye’nin siyasî rejimini ‘’Halksız Demokrasi, Haksız Hukuk’’ olarak tanımlayan yazıyı (Star, 2 Ocak 2010) kaleme alalı neredeyse on yıl oluyor. Öyle sanıyorum ki, bu formül rejimimizin bugünkü durumunu anlatmak için daha uygun. Başlıktaki ibareyi şu şekilde yeniden yazarsam sanırım içerdiği ironi daha iyi anlaşılacaktır: ‘’Halk-sız Demokrasi­, Hak-sız Hukuk’’. Yani, Anayasa Türkiye Cumhuriyeti’ni her ne…

Read More

HUKUK ”DEVLET BUYRUKLARI” DEMEK MİDİR?

I Hukuk nedir?… Hukuk devlet tarafından cebren uygulanan herhangi bir normlar sistemi demek midir? Gerek yapılışı gerekse muhtevası bakımından yönetilenlerin irade ve rızasından, onların adalet ve esenlik beklentisinden bağımsız olarak, tamamen devletin tek-taraflı dayatması şeklinde ortaya çıkan bir cebrî normlar sisteminin varlığı ‘’hukuk’’ sayılmak için yeterli midir? Eğer öyleyse, ‘’hukuk’’ denen fenomenin, silâhlı gücü sayesinde…

Read More

GÜVENLİK DEVLETİNİN KONSOLİDASYONU

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) bugünlerde kuruluşunun 18. yılını kutluyormuş. Bu arada ben de merak ediyorum, AKP’liler neyi kutluyorlar acaba diye?… Demokrasi, özgürlük ve refah vaadiyle yola çıktıktan 18 yıl sonra Türkiye’yi bir ‘’güvenlik devleti’’ne dönüştürme konusunda gösterdikleri ‘’başarıları’’nı mı kutluyorlar?… Sahiden, tipik bir güvenlik devleti rejimi olan ‘’28 Şubat’’ın başlıca mağduru olma konumundan, Millî…

Read More

SİYASÎ MODERNLİK VE MEDENÎLİK

Malum, Türkiye’nin modernleşme macerasının iki yüzyılı aşkın bir geçmişi var. Pek kısa sayılamayacak bu süre içinde önce mutlak monarşiden anayasal monarşiye (meşrutiyete), oradan cumhuriyete ve nihayet demokrasiye geçtik. Bu dönemde tabiatıyla yönetici kadrolar değişti, siyasî partiler ortaya çıktı ve ayrıca hükümet sisteminde de kısmî veya köklü değişiklikler meydana geldi. Ne var ki, bütün bunlara rağmen,…

Read More

KIBRIS’TA ÂDİL BİR ÇÖZÜM ŞART

Kıbrıs’ın halihazırdaki siyasî yapısı tuhaftır. Şöyle ki: KKTC uluslararası hukuka göre bir devlet sayılmadığı için, ”Kıbrıs Cumhuriyeti”  resmî ”ülkesi”nde yaşayan nüfusun aşağı yukarı üçte birini temsil eden kurumlardan yoksun olan bir ”demokrasi”dir. Bu nedenle, Kıbrıs Türkleri Kıbrıslı Rumlarla eşit haklara sahip tam vatandaş statüsü kazanmadıkları, devletin temel yapısında temsil edilmedikleri ve kamu kurumlarında görev alamadıkları…

Read More

NASIL BİR EĞİTİM

Türkiye’nin eğitim-öğretim sistemi bugün itibariyle iflâs etmiş durumdadır. Gerçi öteden beri durumu pek parlak değildi ama AKP iktidarının bugün getirdiği noktada bu sistem tamamen çıkmaza saplanmış bulunuyor. Nitekim, son yıllardaki bütün göstergeler orta öğretimi tamamlayıp yükseköğretimin eşiğine gelen öğrencilerin çok büyük çoğunluğunun, bırakınız üniversite tahsili için gerekli olan standartlara erişmiş olmayı, gündelik hayat için gerekli…

Read More

SİYASÎ BİR KURUM OLARAK HUKUK

  Hukuka ilişkin özellikle liberal tahayyül “hukuk”un kısmî özerkliği ve evrensel bir özü bulunduğu konusunda ısrarlıdır. Hukukçular da genellikle hukuku özerk bir sistem olarak ele alır ve onun siyasetle bağlantısını ihmal ederler. Oysa hukuk aynı zamanda siyasî bir kurumdur. Bununla kastedilen, hukukun tamamen siyaset tarafından şekillendirildiği değildir. Gerçi, modernlik bağlamında hukuk esas olarak yaratılan veya…

Read More

DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK

  Giriş Demokrasi, kadim Grek uygarlığını bir yana bırakırsak, aşağı yukarı iki asırdan fazla bir süredir medenî dünyanın önde gelen siyasî idealleri arasında yer almaktadır. Ancak, hiç de kısa sayılamayacak bir süredir insanoğlunun değerler dünyasında sahip olduğu bu ayrıcalıklı konumuna rağmen, bugün halâ bu kadim idealin anlamı üzerinde tam olarak mutabakat olduğu söylenemez. Bu özellikle…

Read More

TÜRKİYE’Yİ DÜZLÜĞE ÇIKARMAK

Geçen haftaki yazımda Türkiye’nin normalleşmesi ve özgürlükçü-demokratik bir sisteme geçebilmesi için en başta yeni bir siyasî perspektife ihtiyacımız olduğunu anlatmıştım. Siyasî sistemimizin o yazıda ana ilkelerini   özetlediğim perspektif doğrultusunda yenilenmesi, elbette önce genel olarak toplumda bu yönde bir istek ve iradenin varlığına bağlıdır. Ayrıca, bu konuda istekli ve ehil bir değişim aktörünün veya aktörlerin, açıkçası…

Read More