MİLLÎ EGEMENLİK, DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK

Egemenlik bir siyasî toplumdaki en üstün otoritenin nihaî kaynağına işaret eder. Tarihsel olarak egemenlik mutlak kralların kendilerine rakip olan sosyal ve siyasî güçlere –başta kiliseye ve feodal aristokrasiye- karşı kendi konumlarını güçlendirme arayışı içinde ortaya çıkmıştır. Bu arayışın sonucu da, egemen olan bir hükümdarın (kralın) tepesinde yer aldığı, hiyerarşik olarak örgütlenmiş tek ve bölünmez bir…

Read More

ÂCİL GÜNDEM: İNSAN HAKLARI

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’de insan hakları ihlâlleriyle ilgili 2021 raporunu açıklaması bizimkileri çok kızdırdı. Nitekim Dışişleri Bakanlığı bu konuda sert bir açıklama yaparak, Türkiye’ye yöneltilen ‘’asılsız iddialar’’ı külliyen reddettiklerini duyurdu ve ABD’yi Türkiye’nin ‘’terörizmin her türüne karşı yürüttüğü mücadele’’yi anlayamamakla suçladı.  Aslına bakılırsa, Türkiye insan hakları ihlâllerine ilişkin ithamlarla ilk defa karşılaşmıyor, ama sanki bu…

Read More

AKP’NİN CEMAATLEŞMESİNDEN DEVLETİN CEMAATLEŞMESİNE

Siyasî partiler esas olarak temsilî rejimin uygulanma araçları olarak 18. yüzyıl sonlarında ortaya çıkmışlardır. Başlangıçta iktidarı ele geçirme çabası içindeki rakip gruplar veya hizipler olarak ortaya çıkmışlarsa da, partiler zamanla siyasî sistem içinde artan rollerine paralel olarak sürekli faaliyet gösteren disiplinli örgütlere dönüşmüşlerdir. Yirminci yüzyılın başlarından itibaren siyasî partilerin demokratik rejim için önemi fark edilmiş,…

Read More

TÜRKEŞ’İN ”BİLGELİĞİ”

Milliyetçi Hareket Partisi lideri Alparslan Türkeş’in ölümü, ilk bakışta garip gelecek biçimde, devletin ve bütün basın-yayın organlarının aşırı bir saygı gösterisiyle birlikte onun kişiliğine sahip çıkmalarına yol açtı. Olayın garip görünmesinin nedeni şu: Türkeş’in bilinen kariyerini karakterize eden, mahiyeti açıkça belli bir milliyetçilik çizgisinin militanca bayraktarlığını üstlenmiş olmasıydı. Bu ise çoğulcu demokrasi olmak iddiasındaki bir…

Read More

İDARİ YORUM VE YARGISAL İŞLEV

Amerikalı kamu hukukçusu Philip Hamburger ”The Administrative Threat” (2020) adlı kitabında yazıyor (ss. 42-43): ”Kamu kurumları yasaları yorumlama adı altında hukuk yarattıkları zaman, onlar mahkemelerin bu yorumlara uyacağına güvenirler. Fakat bu anayasaya aykırıdır. Çünkü bu yargının bağımsız hüküm vermeyi bırakması anlamına gelmektedir. Hakimler idarî makamların yorumlarına boyun eğdiklerinde, onlar Anayasanın III. Maddesinin öngördüğü kendi bağımsız…

Read More