BASKI, PATERNALİZM VE AHLÂK

Baskıcı ve keyfî yönetimin toplumsal ahlâk için dezavantaj teşkil ettiği bir sır olmadığı gibi, bunun nedenini anlamak ta zor değildir. Buna karşılık, çoğu insan paternalizmin, kötücül olanının değilse de ‘’hayırhah’’ olanının neden yanlış olduğunun anlamakta zorlanır.    Evet, baskıcı ve keyfî yönetim altındaki toplumlarda ahlâk gelişemez, bu toplumlarda özel olarak ikiyüzlülük yaygınlaşır. Onsekizinci yüzyılda Benjamin Constant’tan…

Read More

İNSAN HAKLARI: ÖZGÜRLÜK, ÖZERKLİK VE ONUR

Günümüzde ‘’insan hakları’’ devletlere yönelik en büyük ahlâk çağrısının kod adıdır. Bireylerden devletlere yöneltilen insan haklarına riayet talebi siyasî modernlikle zorunlu olarak bağlantılıdır. Gerçi siyasetin evrensel bir özelliği olan ‘’baskı’’ya karşı korunma talebi olarak anlaşılması halinde, insan hakları idealinin modernliğe özgü olmadığı akla gelebilirse de; insan haklarını zorunlu hale getiren asıl neden aşağı yukarı son…

Read More

ŞEYHİN REHBERLİĞİ TÜRKİYE’Yİ AVRUPA’YA GÖTÜRÜR MÜ?

Geçen haftaki bir dış politika gelişmesi Türkiye’nin yeniden Avrupa Birliği’ne (AB) ve genel olarak Batı’ya yöneliş arayışı içinde olduğu izlenimi doğurdu. Hatırlanacağı gibi, Erdoğan yönetimi epey bir zamandır İsveç’in NATO’ya üyeliğini engelliyor ve bu tutumunu ABD ve Avrupa’ya karşı bir pazarlık kozu olarak kullanıyordu.  Nihayet geçen hafta hükûmet İsveç’in NATO’ya üye olmasına onay verdi, ama…

Read More

ANAYASA MÜHENDİSLİĞİNİN SINIRLI BAŞARISI

Bir yıl kadar önce bu gazetede yayımlanan ‘’Anayasal Yenilenme İçin Zihniyet Değişimi’’ (24 Temmuz 2022) başlıklı yazımda, bu yönde samimi bir niyetin var olması şartıyla, ülkemizde liberal anayasacılığın başarı şansının, önemli ölçüde, siyasî-idarî kadrolar dahil olmak üzere genel olarak toplumda köklü bir zihniyet değişiminin gerçekleşmesine bağlı olduğunu yazmıştım. Türkiye’de siyasete ve devlet-toplum ilişkilerine bakışla ilgili…

Read More

TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ (2003)

Milli Güvenlik Kurulu’nun en son bildirisinde yine –neredeyse mutat olduğu üzere- Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasından söz ediliyor. Bu ifadeye ilk defa rastlamıyoruz; resmî makam ve şahıslar buna çok sıkça başvuruyor ve özellikle Irak sorununun gündeme geldiği her defasında onun “toprak bütünlüğü’’nün korunmasını Türkiye’nin birinci kaygısı olarak belirtiyorlar. Aslında yanlış olan bu ibareyle anlatmak istedikleri tabiî…

Read More

‘’YERLEŞİK HAYDUTLAR’’ YA DA DEVLETÇİ ROMANTİZMİN DAYANAKSIZLIĞI

Amerikalı iktisatçı ve siyaset bilimci Mancur Olson’a (1932-1998) göre, insanoğlunun anarşiden medenî hayata geçişinin hikâyesi, ‘’başıboş haydutlar’’dan ‘’yerleşik haydutlar’’a geçişin hikâyesi olarak özetlenebilir. Devletin henüz ortaya çıkmadığı çağlarda toplumlar yağmalama ve yakıp-yıkma saikiyle hareket eden serseri haydutların tasallutu altındaydılar; ‘’medeniyet’’le birlikte ise onun yerini toplumu başıboş haydutlardan korumaya çalışan ama bunu iyilikseverliklerinden değil de sömürebilecekleri…

Read More

GÜVEN, HOŞGÖRÜ VE EMPATİ YA DA TOPLUMSAL SERMAYENİN TAHRİBİ

Türkiye’nin siyasî rejiminin -özgürlük ve insan hakları, hukuk ve adalet, demokrasi, barış ve refah gibi- toplumsal-siyasal ideallerle ilişkisi son yıllarda neredeyse tamamen kopmuştur. Maalesef, son on yılda önce AKP sonra AKP-MHP yönetimi Türkiye toplumunu özgürlüksüzlük ile yoksulluğun at başı gittiği bir kapana sıkıştırmış bulunuyor. Türkiye liberal-demokratik kriterleri esas alan bütün uluslararası endekslerde gitgide daha alt…

Read More

ÖZGÜRLÜĞE ÖVGÜ (2007)

Benim gözümde en temel değer özgürlüktür. Elbette, değerli olan başka toplumsal-siyasal ideallerin de var olduğunu inkâr etmiyorum. Ama, onların hepsinin de varlığı en önce özgürlüğe bağlıdır. Özgürlük, insan olarak varoluşumuzu yeryüzünde anlamlı hale getirmenin temel şartıdır. Kendimizi ve çevremizi yenileyerek, her dem yeniden üreterek var olmamız her şeyden önce özgür olmamıza bağlıdır. Özgürlük bizi en…

Read More

HUKUK TANIMAZLIK VE MEDENİYETSİZLİK

Geçen haftaki yazımda, Osman Kavala’nın Eylül başına kadar serbest bırakılmaması halinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Türkiye hakkında başlatmış olduğu ‘’ihlâl proseürü’’nün müeyyide uygulanmasıyla sonuçlanabileceğine ilişkin haberler üzerine şöyle yazmıştım: ‘’Türkiye hükûmetinin Avrupa’dan gelen bu hatırlatmayı ne kadar ciddiye alacağını ve müeyyideye maruz kalmamak için, yaklaşık altı yıldır nahak yere demir parmaklıklar arkasında esir tutulan Osman…

Read More