Halihazırda devlet tarafından sağlanmakta olan bir mal veya hizmetin devletçe tedarikine liberteryenler karşı çıktıklarında, onlardan her zaman bunların piyasa tarafından tedarikinin daha iyi ve etkin olacağını ispatlamaları istenir. Liberteryenler, örneğin, özel tedarikçilerin kişisel güvenliği resmî polisin yapabileceğinden daha iyi kalitede ve daha az maliyetle sağlayabileceğini iddia edebilirler. Eleştiricileri ise tezlerini kesin bir şekilde kanıtlamadıklarını belirterek liberteryenlerin yanıldıklarını iddia ederler. Eleştiriciler zaman zaman da, hükümetin özel tedarikçileri çeşitli yollarla yasadışılaştırdığını veya onlara külfetler yüklediğini kolaylıkla göz ardı ederek, eğer özel tedarik gerçekten daha iyi olsaydı yerleşik uygulama zaten öyle olurdu diye de iddia ederler.      

Bu uyuşmazlık ister bilimde, siyasette, iktisadî politikada, isterse ortodoksinin hâkim olduğu yahut yerleşik kurumların faaliyette olduğu başka bir alanda ortaya çıksın, görünürde tarafsız olan yorumcular bile genellikle ispat külfetini statükoya itiraz edenlere yüklemeye meylederler. Bu tarafgirlik ise, halihazırdaki hakimiyetin nasıl kazanılmış olduğuna bakmaksızın, kazanılmış üstünlüğün korunmasına yardım eder. Bunun için, Kepler, Copernicus, Galileo, Newton ve diğerleri kendi anlayışlarının Ptolemi’den kaynaklanan ve uzun zamandır yerleşik olan sisteme üstünlüğünü göstermek külfetine katlanmak zorunda kaldığı için, dünyanın güneş sistemindeki yer-merkezli hareketi anlayışının yerini güneş-merkezli modelin alması bir yüzyıldan fazla zaman almıştır.   

Bunun gibi, modern ulus-devlet yüzyıllardır yerleşik bir kurum haline gelmiş ve bu dönem esnasında büyüklüğünü, faaliyet alanını ve gücünü son derece artırmıştır. İnsanlar devletin dev boyutlarına artık alışmış olduklarından, alternatif düzenlemelerin nasıl işleyebileceğini hayal etmekte zorlanmaktadırlar. Bundan dolayı, alelade siyaset şimdi devleti, totaliterlik hedef çizgisinden çok uzak olmayan bir çizgi üstünde biraz ileri biraz geri hareket ettiren argümanlar ve siyasetler biçimini almaktadır. Devleti -örneğin- tam özgürlük hedef çizgisinden halâ çok uzak olan bir konuma geri çekmeyi öneren liberteryenlerin dinleyici kazanmakta zorluğu vardır.

Hayalperestler Kimdir?

Modern ulus-devletin her zaman var olmamış olmasına ve periyodik katliamlar ve sürekli gasp ve yağma içinde doğmuş ve sürdürülmüş bir kurum olan günümüz devletine bağlanan büyük ümitlerin daha hayalci bir zihniyete işaret ediyor olmasına rağmen, liberteryenleri eleştirenler sık sık onların imkânsızın peşinde koşan hayalperestler olduklarını iddia ederler. İnsanlar devlet suçlarını sapmalar olarak görür veya bunlar için duruma özel gerekçeler gösterirler. Şimdi çoğu insan ispat külfetini ciddî olarak üstlenmeden, mevcut devlet sisteminin alternatif herhangi bir düzenden üstün olduğunu varsaymaktadır. Oysa liberteryenler onları sırf hayalciler olarak itham etmeyip,  olgulara dayalı rasyonel ve tarafsız bir argümanda haklı olarak ısrar edebilirler.   

Ahlâkî olarak belirtmek gerekirse, ispat külfetini cebrî düzenlemelerden yana olanların üstlenmeleri gerekir. Devlet eğer sahici gönüllü öz-yönetimden açıkça üstün bir düzenleme ise, niçin kendisini desteklemek için düzenli olarak polis ve silahlı güçler kullanmak zorunda kalıyor? Niçin faaliyetlerini finanse eden gelirleri sağlamak için sürekli olarak bizi hapisle ve ölümle tehdit etmek zorunda oluyor? Oysa Walmart ve Amazon benim maddî desteğimi kazanmak için başıma bir silah dayamıyor.

Kamusal Mallar

Şüphesiz, gönülsüz satın alıcılara karşı bu şiddet tehdidi için standart anaakım iktisadın gösterdiği mazeret, devletin herkes için değerli olan bir ‘’kamu malı’’nı sağladığı ve bundan dolayı ‘’bedavacı’’ların onun bedelini ödememe yönündeki müşevvikiyle baş etmek için sert tedbirler almak zorunda olduğudur. Sıkıntı şu ki, modern devletlerin sağladıkları -eğer varsa- çok az şey bir kamu malı sayılmanın kriterlerini karşılamaktadır. Devletin büyükanneye gönderdiği emeklilik çekleri bir kamu malı değildir, büyükbabanın tıbbî bakımını yapan doktorlara ve diğer sağlık hizmeti sağlayanlara devletin yaptığı ödemeler ve komşumun çocuklarını eğitmesi için öğretmenler ve okul binaları için yaptığı harcamalar da kamu malı değildir. Devlet tarafından sunulan bir kamu malının önde gelen örneği olarak işlev gören ‘’ulusal savunma’’ ise gerçekte gülünç derecede kötü bir örnektir. Bizim çoğumuz aslında silahlı kuvvetlerin dünyanın şurasında burasında masum insanları öldüren, mal-mülkleri tahrip eden ve Amerikalılar için de sorun oluşturan halihazırdaki faaliyetlerini durdurmasını isteriz.  Kamunun iyiliğine olması şöyle dursun, bu devlet ‘’hizmeti’’ bizim için hiç de iyi bir şey değildir.    

Hakikatte devlet çok büyük ölçüde özel zenginliği zorla almak, bu zenginliğin çoğunu kayırdığı destekçilerine transfer etmek, büyük kısmını israf etmek ve geri kalanını da polis ile askerî güçlerden oluşan Pretöryen Muhafızlarına ve kendisine çalışan zorbalar, velinimetler ve fırsatçılar ordusuna ödemekle meşguldür. Bütün bu mekanizmanın alternatif düzenlemeler apaçık üstün olduğuna dair hiçbir iddiada da bulunulamaz; onun attığı her adım için ispat külfetini üstlenmesi gerekir.  Ayrıca, anaakım iktisatçıların sundukları kâğıt üstündeki kanıtların tatminkâr olmadığı da kabul edilmelidir. Bütün bu düşünceler devletin modern hayattaki işgalci varlığını meşrulaştırmak için ciddi bir teşebbüsten ziyade mazeretler yığını olarak göz ardı edilmeyi hak ediyor.  

Bu doğrultuda çok daha fazlası söylenebilirdi elbette, ama ispat külfetinin kime yükleneceğinin ister bilimde, ister kamu politikalarında isterse iktisadî analizde olsun ihtilafların çözülmesinde son derece hayati olduğunu göstermek için galiba yeterince şey söylendi. Ayrıca, eğer bir düzenlemeyi ayakta tutmak şiddete veya şiddet tehdidine bağlı ise, onun hemen hemen kesin olarak keskin düşünsel veya ahlâkî kusurlarının var olduğu konusunda sürekli olarak uyanık olmamız gerekir. Kaba güç daima kendi eylemleri için iyi bir argüman sunamayanların sığınağıdır. Modern devlet sonsuz sayıda devletçi aydın ve apolojistin desteğinden yararlanmakla beraber, suçları için ortaya koyduğu mazeretleri kabul etmememiz durumunda o aslında şiddet kullanımına dayanır. Çok sayıda kişinin devletten korkması ve hiç hazzetmemesi, devletin kilit adamları ve destekçilerinin her zaman ispat külfetini üstlenmeleri gerektiğini göstermek için kendi başına yeterli olmalıdır.

(April 26, 2012,  https://fee.org/articles/where-should-the-burden-of-proof-rest/)

Bu Makaleyi Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir