Rahmetli Tunçer Karamustafaoğlu benim hocam ve Doktora Tez danışmanımdı. 1982-1983 ders yılında kendisinden Merih Öden’le birlikte bir ders almıştık. Derste o sırada yeni çıkmış olan Yasama Meclislerini Fesih Hakkı adlı kitabını –ki kendisinin Profesörlük Takdim Tezi idi- takip ediyordu. O ders ve kitap benim ufkumu açmıştı; ben parlamenter rejimle ve parlamenterizmin Türkiye’deki gelişimiyle ilgili ilk ciddî bilgileri o vesileyle öğrendim.
Hocanın Yasama Meclislerini Fesih Hakkı adlı kitabı akademik standartlar açısından Türkiye ortalamasının üstünde bir eserdi ve kanaatimce halâ da öyledir. Ele aldığı sorunu akla gelebilecek bütün yönleriyle, ilgili literatürü adeta tüketerek ve derin bir vukufla ele alması bakımından Türkçede benzerlerine az rastlanabilecek bir eserdi o. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, eğer İngilizce yazılmış olsaydı uluslararası alanda referans eser muamelesi görebilecek yetkinlikte bir çalışma olacak olduğunu söylesem abartmış olmam.
Bu eserden ben başka bir şey daha öğrendiydim, akademik bir çalışmanın edebî bir eser değeri de taşıyabileceğini… Hocamın bu yönünün farkına Seçme Hakkının Demokratik İlkeleri adlı doçentlik tezini okurken de şahit olmuştum. Daha sonra aynı duyguyu kendisinin gerek anlam gerekse üslup bakımından büyük bir vukufla Türkçeye kazandırdığı Leslie Lipson’ın Politika Biliminin Temel Sorunları (1973) kitabını okurken de yaşamıştım.
1986 yazında ‘’T.C. Anayasasına Göre Cumhurbaşkanının Hukukî Durumu’’ adlı Doktora tezimin ilk taslağını kendisine teslim ederken, Hocanın işindeki titizliğini bildiğimden biraz tedirgindim. Ancak üç ay kadar sonra Tezle ilgili olarak konuşmak için beni çağırdığında sergilediği tavır beni hem biraz şaşırtmış, hem de sevindirmişti. Hoca Tezimi başarılı bulduğunu ve hatta ‘’iyi bir pozitif hukukçu’’ olduğumu söyleyerek bana iltifat etmişti. Sadece, çalışmanın teorik zeminini oluşturan ilk Bölümü biraz ‘’rahatlatmamı’’ istemişti. Sonradan düşününce ben de farkına vardım ki, o Bölüm gerçekten de biraz gereksiz malumatla doldurulmuş ve dipnota boğulmuştu.
Ne var ki, Tezimin resmî olarak tamamlanması aşamasında kendisi yoktu. Ben Tezde kendisinin önerdiği düzeltmeleri yaparken o Fulbright bursuyla ABD’ye gitme hazırlığı yapıyordu. Daha sonra Tezimi bu sefere başka bir hocamın, Ergun Özbudun’un danışmanlığında tamamlayıp 1987 sonunda Enstitü’ye teslim ettim.
Daha sonraki yıllarda Hocayla pek karşılaşmadık ama kendisi için çıkarılan Tunçer Karamustafaoğlu’na Armağan’da (2010) bir makale (‘’Hukuk ve Siyaset İlişkisi Bağlamında Türk Anayasa Mahkemesi’nin Lâiklik Politikası’’) yayımlamak suretiyle aramızdaki bu iletişim kopukluğunu kendi adıma bir ölçüde telâfi etmiş olduğumu ümit ediyorum. Bu makale daha sonra Anayasa Mahkemesi’nin çıkardığı Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşunun 55. Yılı Anısına 55 Yıl 55 Makale (2017) kitabında yeniden yayımlanmıştır.
Prof. Tuncer Karamustafaoğlu’nun vefatı Türkiye’nin bilim hayatı ve hukuk camiası için sahici bir kayıptır. Kendisini rahmet ve minnetle anıyorum.
anayasader.org, 3 Ağustos 2020