Çoğu insan ‘’sivil din’’ kavramından habersizdir; oysa modern devletin anahtar kavramlarından biridir bu. Ancak, terkipteki ”din” kelimesinin yarattığı çağrışımın aksine, modern devletin şifrelerinden biri olarak sivil din özünde seküler bir kavramdır.
Sivil din modern devletin siyasî itaate kültürel temel kazandırmak, uyruklarını itaate alıştırmak ihtiyacından doğmuştur. Sivil din, kısaca, ‘’yurttaşlık dini’’dir; bireylerin devleti onaylayan itaatkâr yurttaşlar olmalarını sağlayan değer ve tutumlardır. Bu ise kendiliğinden olabilecek bir şey değildir. Onun için, Rothbard’ın dediği gibi, çoğunluğun rızasını elde etmek için, “devletin iyi, akla uygun ve en azından kaçınılmaz’’ olduğuna insanların ikna edilmeleri gerekiyordu. Thomas Hobbes da zaten “ortalama insanların zihninin üstüne her neyi basmak isterseniz onu almaya uygun bir boş kâğıt gibi’’ olduğunu söylememiş miydi?…
Ancak, uzmanlarının da dediği gibi, sivil dinin başarısı önemli ölçüde, muhtevasının geleneksel dinle de, siyasî normlar ve değerlerle de çatışmayacak ölçüde genel olmasına bağlıdır. Onun için, sivil dinin bir seri inançlar, semboller ve merasimler aracılığıyla, kişinin yurttaş olarak toplum içindeki yerini vurguladığı kadar, kendi toplumunu evren, zaman ve tarih bakımından mutlak varlıkla da mistik bir şekilde ilişkilendirmesi gerekmektedir.
Sivil dinin bu mistisizmi olmasaydı, Amerikalılar nasıl dünyaya özgürlük ve demokrasi getirmek gibi kutsal bir misyona sahip olduklarına inanacak veya Türkler ‘’mutlu ve üstün olmayı’’ kendilerine özgü bir ayrıcalık sayan bir ‘’kutsal Türklük’’ ideolojisi yaratacaklardı?…