ADALETİ ARIYORUZ

Türkiye gibi, ‘’Adalet mülkün temelidir’’ sözünü herkes diline pelesenk ettiği halde, özel ve kamusal hayatlarında adaletten bu kadar uzaklaşmış olan başka bir toplum az bulunur. Evet, bugünkü Türkiye, bırakınız kurum ve uygulamalarında adaleti hayata geçirmeyi, onu temel bir değer ve ideal olmaktan bile çıkarmış, adaleti adeta ‘’defterden silmiş’’ durumdadır. Elbette Türkiye hiçbir zaman adaleti tam…

Read More

SÖZÜN ÖLÇÜSÜ VE MEDENÎ SİYASET

Gündelik siyasetin dili her yerde az-çok problemlidir; genellikle olduğundan daha haşindir, yer yer kırıcı ve yaralayıcıdır. İlk bakışta tuhaf görünen bu olgunun ilk akla gelen nedeni, siyasî mücadelenin özünü, başarısı rakiplerin saf dışı bırakılmasına bağlı olan iktidar arayışının –iktidarı elde etme ve koruma arayışının- oluşturduğu gerçeğidir. Bir de, malum, iktidarın doğasında ona sadece sahip olanı…

Read More

MUHALEFETİN SAHİCİ BİR VİZYONU VAR MI?

AKP iktidarının yirminci yılında, bütün bir toplumun özgürlük, esenlik ve refahı, dirlik ve düzeni ve dünyadaki yeriyle ilgili olan hemen hemen her konuda Türkiye maalesef tam bir batağa saplanmış durumdadır. Onun için, siyasî iktidarın popülaritesinin azalmasında şaşılacak bir şey yok. Bu durumda, Erdoğan yönetiminin toplumsal desteğinin azalmasına paralel olarak muhalefetin yükselişe geçmesi, tabiatıyla bütün dikkatlerin…

Read More

LİBERAL TEMELLERDEN YOKSUN BİR DEMOKRASİ OLMUYORMUŞ

Türkiye çok-partili siyaseti ilk defa İkinci Meşrutiyet’in (nâm-ı diger, ‘’Hürriyet’’in) ilânını takiben 1909-1913 yılları arasında tecrübe etti. Enver Paşa’nın ‘’Bâbıali Baskını’’yla son bulan bu ilk denemeyi, Türkiye’nin daha sonra bir daha yakalayamadığı seviyede bir sivil ve siyasî örgütlenme çoğulculuğu karakterize ediyordu. Bu ilk çoğulcu siyaset denemesine son veren İttihat ve Terakki Cemiyeti onun yerine bir…

Read More